Çocuklarda Uyum ve Davranış Problemleri

Çocuklar doğdukları andan itibaren hızlı bir gelişim süreci içine girerler. Çocuklar, her yeni yaş döneminde doğal gelişimini sürdürürken karşılaştıkları zorluklar bir takım uyum ve davranış problemlerini ortaya çıkarabilir. Bu anlamda çocuklarımızın içinde bulundukları süreci ve karşılaştığı problemi iyi tanımak, onlara yardımcı olmamızda en büyük adım olacaktır.

Çocuklarda Görülen Uyum ve Davranış Problemleri
  • Sosyal Kaygı
  • Tırnak Yeme
  • Alt Islatma – Dışkı Kaçırma
  • Yeme Problemi

Sosyal Kaygı

Her çocuk farklı birer birey olarak kabul edilirler. Bunun yanında her çocuk farklı kişilik özelliklerine sahiptir. Çocuğun doğup büyüdüğü aile ortamı, çevresel faktörler ve ebeveyn modeli çocuğu sosyal hayata karşı hazırlamada önemlidir. Sosyal kaygıyı tanımlamak için çocukların, olaylar ve durumlar karşısında verdiği tepkileri ve duygularını ifade etme becerisini gözden geçirmek gerekir.

Her çocuk farklı birer birey olarak kabul edilirler. Bunun yanında her çocuk farklı kişilik özelliklerine sahiptir. Çocuğun doğup büyüdüğü aile ortamı, çevresel faktörler ve ebeveyn modeli çocuğu sosyal hayata karşı hazırlamada önemlidir. Sosyal kaygıyı tanımlamak için çocukların, olaylar ve durumlar karşısında verdiği tepkileri ve duygularını ifade etme becerisini gözden geçirmek gerekir.

Çocuklarda görülen sosyal kaygı;
Yaşıtlarıyla iletişim kurmada zorluk, 
Kalabalık ortamlarda yoğun kaygıyla birlikte, tırnak yeme, ellerini ovuşturma, ellerin titremesi, terleme, göz temasından kaçınma gibi çekingen tavırlarla kendini gösterir.

Sosyal kaygısı olan bir çocuk sosyal ilişki kurmak ister ancak altında yatan nedenler farklıdır.

  • Anneye karşı bağımlılık
  • Reddedilme ya da onay görememe kaygısı
  • Aşırıcı koruyucu ebeveyn tutumu
  • Özgüven eksikliği
  • Duyguları ifade etmede zorluk
  • Kapalı ve sosyal ortamdan uzak aile yaşantısı gibi nedenler çocukta, aşırı çekingenlik ve sosyal kaygıya yol açabilir

İçe Dönük Bir Çocuk İle Sosyal Fobisi Olan Bir Çocuk Arasındaki Fark Nedir?

İçe dönük çocuklar kaçınma davranışı sergilemezler. İçe dönük çocuklar bulundukları ortamda çok fazla kişisel ilişkilere girmeseler de başkalarıyla birlikte olmaktan keyif alırlar. Kendilerine daha az fakat iletişim kurmaktan keyif aldığı yaşıtlarını arkadaş olarak seçerler. Kendileri sohbet başlatamayabilirler ancak birisi onlara bir şey sorduğunda cevap verirler, hatta onlara bir şey sorulduğu için mutlu olurlar. Sınıf içerisinde çok emin olmadıkları konularda söz almak istemezler ama emin olduklarında derse katılmaktan çekinmezler ve öğretmenleri soru sorduğunda cevap verebilirler.  Utangaç çocuklar hayatlarının ilerleyen zamanlarında üzerlerinden bu pasifliği atarak daha aktif olabilirler. Bu anlamda içe dönüklük çocuğun mizacı özelliğidir. Sosyal kaygıyla karıştırılmamalıdır.

Ne Yapmalı?

  • Çocuğun ilk girdiği ortama hemen ayak uyduramaması ya da ilk defa gördüğü biriyle iletişime geçmemesi içe kapanık olarak adlandırılmamalıdır. Çocukların karşısındaki kişiye güven konusunda seçici oldukları unutulmamalıdır.
  • Bu süreçte çocuklar, sosyal kurallar ve nezaket sözcükleri söylenmesi için zorlanmamalıdır. Örn: İyi akşamlar demelisin, teşekkür et gibi komutlar vermek yerine aile bu konuda model olmalıdır.
  • Kaygı duyduğu ortamlarda, çocuk ebeveyni ile birlikte güven duyduktan sonra aşamalı olarak yanından uzaklaşmalıdır.
  • Çocuğa başarabileceği görev ve sorumluluklar verilerek ben yapabilirim duygusu pekiştirilmelidir.
  • Çocuğun yaşıtlarıyla oynayabileceği okul dışı sosyal etkinliklere dahil edilmesi ve sosyal yaşamda deneyim kazanmasına yardımcı olunmalıdır.
  • Drama yöntemi ile çocuğun duygularını ifade etmesine ve isimlendirmesine yardımcı olunmalı, çocuğun yaşadığı gündelik durumlarda ne hissettiği sorularak kendini ifade etmesine fırsat verilmelidir.

Tırnak Yeme

Tırnak yeme yoğun olarak 3 yaştan itibaren görülen bir davranış olmakla birlikte alışkanlık haline gelme ihtimalinin yüksek olduğu bir davranış problemidir. Aileden model aldığı bir davranış olması çocuğun tırnak yemeyi keşfetmesine ve pekiştirmesine neden olabilmektedir.

Tırnak yemenin altında yatan diğer nedenler ise;

  • Kaygılı ve özgüveni düşük olan çocuklarda,
  • Duygularını ifade etmede zorluk yaşayan çocuklarda,
  • Aşırı baskıcı ve otoriter aile ortamında yetişen çocuklarda
  • Reddedilme korkusu yaşayan çocuklarda,
  • Başaramama korkusu yaşayan çocuklarda
  • Sosyal ortamlarda kendini ifade etmede güçlük yaşayan çocuklarda görülebilir.

Ne Yapmalı?

  • İlk etapta tırnak yeme davranışının çocuğun hangi durumlarda ve ne sıklıkta yediğini tespit etmektir.
  • Tırnak yiyen bir çocuğun etrafında model aldığı bir aile bireyi varsa ebeveyn, bu davranışını fark ederek çocuğa model olacağı ortamdan kaçınmalıdır. Tırnak yemede en etkili yöntem görmezden gelme yöntemidir. Ancak çocuk tırnak yeme davranışını yukarıda saydığımız herhangi bir kaygı etmenine bağlı olarak gerçekleştiriyorsa, kaygının sebebinin ortadan kaldırılması için adım atılmalıdır. Birçok defa tırnak yeme davranışında çocuğa yöneltilen uyarılar davranışı daha da pekiştirmektedir.
  • Yapılan bir diğer yanlış ise tırnak yeme davranışının önüne geçmek adına çocuklara mikropların verdiği zarardan bahsedilmesidir. Çocuklar 4 yaştan önce soyut kavramları anlamakta zorluk çekerler bu nedenle mikropların anlatılması çocukların anlam vermesini zorlaştırmakta ve daha çok kaygıya neden olmaktadır.
  • Tırnak yiyen çocuğunuza “beni çok üzüyorsun”, “bak hala bebek gibi davranıyorsun” tarzı ifadeler kullanmayın. Tavrınız, onunla birlikte çözüm yolu bulmaya yatkın yapıcı bir yaklaşım olmalı.
  • Tırnak yeme davranışının altında yatan gerginlik, sıkıntı konusunda çocuğunuzla konuşabilirsiniz. Bazen sadece duygulardan konuşmak, gerginliğe sebep olan olaylar hakkında sohbet etmek ve uygun çözüm yollarını birlikte düşünmek çocuğunuz için çok faydalı olabilir.
  • Tırnak yeme davranışı gösteren çocuğa uyarı göndermek yerine tırnak yemenin toplum içerisinde hoş gözükmediğini sakin bir dille anlatabilirsiniz.
  • Davranışın sergilendiği zaman dilimleri tespit edilerek, elini meşgul edecek eğlenceli etkinlikler ve farklı uğraşılar planlayabilirsiniz.

Alt Islatma (Enüresis)

Okul öncesi dönemde sık görülen davranış problemi olmakla birlikte birçok aile ufak tefek kaçırmalar ya da tuvaletini tutma davranışında kaygıya kapılabilirler. Çocuklarda mesane kontrolü, 18. Ayda başlayıp 5 yaşına kadar devam eden bir süreçtir. Bir çocukta alt ıslatma probleminin varlığından bahsedebilmesi için çocuğun 4 yaşını doldurmuş ve tuvalet kontrolünü tamamen kazanmış olması beklenir. Alt ıslatma probleminde, anne babaların çocukluğunda yaşanan aynı davranışın varlığı, genetik olma ihtimalini de düşündürmektedir. Yani çocuğunuzdaki alt ıslatma davranışı her zaman psikolojik bir soruna işaret etmeyebilir.

Psikolojik etmenler ve davranışı tetikleyen anne baba tutumları

  • Aşırı otoriter anne baba tutumu
  • Yeni bir kardeşin gelmesiyle görülen bebeksi davranışlar
  • Çocuğun yaşamındaki ani değişiklikler sonucu oluşan gerginlik ( şehir,okul,evvb…)
  • Anne babanın ayrılması ya da aile bireylerinden birinden uzun süreli ayrı kalma
  • Çocuk hazır olmadan başlanan tuvalet eğitimi

Ne Yapmalı?

  • Her alt ıslatma davranışı psikolojik sebeplere dayanmayabilir. Bu nedenle çocuğunuzun öncelikle fizyolojik muayeneden geçmesi gerekmektedir.
  • Alt ıslatma davranışı sergileyen çocuk, bu davranışı hiçbir zaman bilinçli olarak yapmaz bu nedenle neden altına kaçırdın gibi yargılayıcı sorulardan ve cezalandırıcı yöntemlerden uzak durmak gerekir.
  • Altını ıslatan çocuğun altına asla tekrar bez bağlanmamalıdır. Bu yaklaşım, çocuğun duygusal olarak zedelenmesine ve tuvalet alışkanlığı kazanmasında büyük bir engel oluşturacaktır.
  • Ebeveynin çocuğuna sık sık tuvaletinin olup olmadığının sorulması da çocuğun tuvalete karşı tepki oluşturmasına yol açar. Bu anlamda çocuğun bu davranışı için asla kızılmamalı ve ev ortamında gündem haline getirilmemelidir.
  • Eğer çocuk gece altını ıslatıyorsa uykudan 1 saat önce sıvı tüketimi kesilmeli ve gece sık olmamak kaydıyla tuvalete kaldırılmalıdır.
  • Gece ıslatmaları genel olarak kaygıyla bağlantılıdır. Gece yatmadan önce çocuğunuzla oluşturacağınız sohbet ortamı kaygılarını azaltmada bir adım olacaktır.

DIŞKI KAÇIRMA (Enkopresis)

Çocuğun gelişimsel olarak bağırsak kontrolünü sağlayacak, kaka tutma ve bırakma işlevini kontrol edebilecek yaşta olmasına karşın kakasını uygunsuz yerlere yapması enkoprezis adı verilir. Dışkı kaçırma durumu kabızlık sonucu ya da ruhsal gerilim sonrası ortaya çıkabilmektedir.

Neden Olan Etmenler

  • Çocuk biyolojik olarak hazır olmamasına rağmen tuvalet eğitimi verilmesi,
  • Tuvalet eğitimi sırasında ailenin katı bir tutumla yaklaşması ve ebeveynlerin çok titiz bir tutum takınması,
  • Aile içerisinde yaşanan stresli durumlar, aile içerisindeki önemli değişimler (boşanma, ölüm, taşınma vb..)
  • Dışkı kaçırma sonucu cezalandırıcı ya da suçlayıcı tutum çocuğun davranışı pekiştirmesine neden olabilmektedir.

Ne Yapmalı?

  • Öncelikle sorunun kaynağını tespit etmek gerekir. Çocuğun dışkı kaçırma davranışı kabızlıktan kaynaklanıyorsa, uzman desteği ile beslenme düzeni sağlanmalıdır.
  • Ruhsal gerilimden kaynaklanan problemlerde ise aile çocukla ilişkilerini gözden geçirerek iletişimin olumlu zemine oturtulması gerekmektedir.
  • Çocukla olumlu bir iletişim sağlandıktan sonra dışkılamasını düzene koymak kolaylaşacaktır. Ceza ve suçlayıcı söylemlerden uzak durularak, günde 3 – 4 kez belirli aralıklarla tuvalete oturtulmalıdır. Yemeklerden sonra bağırsak çalışması hızlandığı için, bu zaman diliminde tuvalete oturtulması daha uygun olacaktır.

YEME PROBLEMİ

Beslenme, gelişimimiz için doğumdan itibaren doğal bir ihtiyaç olarak belirir. Yeni doğan bir bebek doğumdan itibaren beslenme için kusursuz bir emme refleksine sahiptir. Bu önemli ihtiyacı gidermeye başlarken bebeğin anneyle olan duygusal bağı ve iletişimi de oldukça önemlidir. Bu anlamda yapılan birçok araştırma yeme problemi olan çocukların bebeklik dönemlerinde, anneyle olan duygusal bağ ve beslenme arasındaki ilişkinin önemini ortaya çıkarmıştır.

Birçok anne baba çocuğunun yeteri kadar yemediğinden, sofraya oturmayı reddettiğinden, yemekle oyun oynadığından, aç olduğu halde yemediğinden bahsetmektedir. Beslenme alışkanlığında çocuklar için damak tadının oluşumu çok önemlidir. Çocuklar, bebeklik döneminde katı besinleri dokunarak, koklayarak tanımaya çalışır. Ancak birçok anne baba, çocukların gıdalarla tanışmasına izin vermemektedir. Hiçbir çocuk kendiliğinden ya da doğuştan, herhangi bir fizyolojik sorun yoksa yeme problemiyle karşılaşmaz. Çocuğun bakımından sorumlu olan kişi ya da ebeveyn tarafından gösterilen yanlış tutumlar çocukta yeme problemine yol açar.

 Yeme probleminin en başında gelen tutum zorlayıcı ve baskıcı tutumdur. Unutmayın yemek yemek doğal bir ihtiyacın giderilmesidir. Çocuklarda yetişkinler gibi fırsat verildiğinde acıktığı zaman beslenme alışkanlığı kazanacaktır.

Ne Yapmalı?

  • Yemek saatlerini, özellikle sabah, öğle, akşam olarak belirleyip, o saatleri rutin hale getirin.
  • Yemek zamanlarında çocuğunuzun tabağına yiyebileceği kadar ve makul bir miktarda yemek koyun. Eğer çocuğunuz önündeki bütün yemeği yerse, biraz daha isteyip istemediğini sorun.
  • Yemek sırasında uygulanacak belirli kurallar belirlemek iyi olacaktır: Ağızda yemek varken konuşulmaması, televizyon karşısında yemek yenmemesi,
  • Yemek için belirli bir süre belirleyin, (25-30 dakika) ve bu süre bitince sofranın kaldırılacağını belirtin. Yemek sürelerinin uzun olmamasına özen gösterin. Okul öncesi dönemde çocuklar uzun süre bir yerde beklemesi ya da oturması onların sıkılmasına neden olur.
  • Yemek arasında ve yemekten önce abur cubur yenmesini kısıtlayın. Böylece acıktığı zaman yemek yiyecektir.
  • Yemek esnasında çeşitli sağlıklı yemek seçenekleri sunup, çocuğunuzu masadakilerden istediğini yemesi konusunda serbest bırakın.
  • Anne baba olarak çocuğunuza yeme alışkanlıkları konusunda iyi örnek olmaya çalışın. Abur cuburdan uzak durun, çocuğunuzun yanında çeşitli yemekler hakkında şikâyet etmekten kaçının, sağlıklı besinler yiyin. Unutmayın ki çocuğunuz sizin her davranışınızı örnek aldığı gibi, yemek yeme davranışlarınızı da örnek alacaktır.
  • Yemek yemeyi zevkli bir durum haline getirin.  Çocuğunuzu sevmediği bir yiyeceği yeme konusunda zorlamayın. Ona rahat bir yemek ortamı sağlayın.
  • Çocuğunuzu alışveriş, yemek seçimi ve yemek yapma gibi aktivitelere dahil edin. Bu sayede çocuğunuzun yemek zevki konusunda bilgilenmiş olursunuz.
  • Çocuğunuzun kendi yemek yeme davranışı üzerindeki kontrole sahip olmasına izin verin.  Böylece yemek yeme saatlerinin bir savaş olmaktan çıktığını göreceksiniz.
  • Çocuğunuzu kilosu ve yemek yeme davranışı açısından bir başka çocukla asla kıyaslamayın.

Çocuklarda görülen davranış problemlerinin çoğunun altında yatan neden, duygularını yönetmede zorluk ve yaşanan kaygılardır. Çocukların duygularını anlamaya çalışmak ve bu süreçlerde onlara değerli olduklarını hissettirmek birçok problemin çözüm kaynağıdır.

Benim dünyamda kötü çocuk yoktur. Hassas, kafası karışmış, zor duygular ve dürtülerle baş etmeye, duygularını ifade etmeye çalışan bunu da o an yapmayı ne kadar biliyorsa o şekilde yapan çocuk vardır. J.Lansbury
Sohbet Başlat
1
Scan the code
Merhaba
Bizimle whatsapp üzerinden iletişime geçebilirsiniz.